Kağıtların bir diğer dönüşüm yöntemi de yüzyıllardır varlığını sürdüren Papier mache (kağıt hamuru) tekniğidir. Bu teknik kağıdın belirli işlemlerden geçirilerek hamur haline getirilip istenilen şekillerde yepyeni bir objeye dönüştürüldüğü hem atık kağıtları değerlendirme açısından yararlı hem de dekoratif olarak kolaylıkla bir çok obje yapabileceğimiz en güzel yöntemlerden birisidir.

Papier-mâché veya paper mâché olarak adlandırılan teknik sanat ve el sanatlarında çeşitli heykeller, kaseler, kuklalar, bebekler ve çok daha fazlasını yapmak için sıklıkla kullanılır ve farklı materyallerle de birleştirerek atık kağıt ve malzemeleri değerlendirebileceğimiz çevreye duyarlı bir tekniktir.

Antik çağlardan beri Doğu’da Çin ve Tibet bölgelerinde Papier mache nesneler yapılmıştır. 1720 ve 1900 yılları arasında Georgian and Victorian dönemlerinde popüler olarak kullanılmıştır. İngiltere’de 1700’lerin başında Papier mache küçük kutular, dekoratif tavanlar ve çay tepsileri gibi dekoratif süs eşyaları yapmak için kullanılmıştır.

Bugün, Papier mache sanat ve el sanatları için olduğu kadar geçit törenlerinde gördüğümüz pinata ve karnaval şamandıraları gibi bazı ürünlerin üretiminde de popülerliğini korumaktadır.

Kağıt Hamuru (Papier Mache) kategorimiz için tıklayın.

Organik domates tohumu(Çekirdekli domatesleri daire şeklinde kesip tohum yerine kullanabilirsiniz.)
Çimlenme tepsisi ya da plastik bardaklar
Drenajlı derin saksı
Bahçe toprağı
Gübre
Su
Önemli bir not: Dilerseniz klasik domates tohumu yerine cherry domates, kiraz domates, ampul domates gibi farklı domates çeşitlerinin tohumlarını da tercih edebilirsiniz. Bu noktada en dikkat etmeniz gereken şey, aldığınız tohumların organik, temiz ve üretilebilen bir ırk olmasına dikkat etmeniz. GDO’lu, yeniden ürün elde etme ihtimali düşük olan tohumlardan kaçınmalısınız.

1. adım: Çimlenme tepsisi ya da plastik bardakların içini verimli bahçe toprağı ile doldurup tohumları içine ekin. 2. adım: Tohumların çimlenmesi için onları güneş görmeyen, sıcak bir ortamda bekletin ve toprağı sürekli nemli tutun. 3. adım: Çimlenen domates tohumlarını yaklaşık 1-1,5 hafta da aynı şekilde güneş gören yerde bekletin. 4. adım: Saksınızın içini verimli bahçe toprağı ve biraz gübre ile doldurun, fideleri dikkatlice aktarın. 5. adım: Ektiğiniz domates fidelerinizi düzenli olarak sulayın ve yeterli güneş ışığını almasını sağlayın. 6. adım: Yaklaşık 3 ay sonra çiçeklenecek olan domates bitkinizi gübreleyerek verimli bir şekilde domates elde edin.

2) Soğuk algınlığı belirtileri gösteren kişilerle aranızda en az 3-4 adım mesafe koyun.

3) Öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burnunuzu tek kullanımlık mendillerle kapatın. Mendil yoksa dirseğinizin iç kısmını kullanın.

4) Sarılma, tokalaşma vb. yakın temaslardan kaçının.

5) Ellerinizle yüzünüze dokunmayın.

6) Yurtdışı seyahatlerinizi iptal edin veya erteleyin.

7) Yurtdışı dönüşü ilk 14 günü evinizde geçirin.

8) Bulunduğunuz ortamı sık sık havalandırın.

9) Kıyafetlerinizi en soğuk 60 derece normal deterjan ile yıkayın.

10) Kapı kolları, armatürler, lavabolar gibi sık sık kullandığınız yüzeyleri su ve deterjanla her gün temizleyin.

11) Soğuk algınlığı belirtiniz varsa yaşlılarla ve kronik hastalığı olanlarla temas etmeyin, maskesiz dışarı çıkmayın.

12) Havlu gibi kişisel eşyalarınızı ortak kullanmayın.

13) Bol bol sıvı tüketin, dengeli beslenin, uykunuza dikkat edin.

14) Düşmeyen ateş, öksürük ve nefes darlığınız varsa, maske takarak bir sağlık kuruluşuna başvurun.

NERELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

1- Ellerimizi sık sık, en az 20 saniye sabunla yıkayalım. Yıkama imkanı olmadığında mümkünse alkol bazlı bir dezenfektan kullanalım.

2- Virüslerin yakın temasla yayıldığını unutmayalım. Mümkünse tokalaşma ve öpüşmeden kaçınalım.

3- Kalabalık alanlarda hijyene özellikle dikkat edelim. Gerekirse maske ve eldiven kullanmaktan sakınmayalım.

4- Bağışıklık sistemimizi güçlü tutalım. Vitaminli ol besinler tüketmeyi, bol bol su içmeyi ve iyi pişmiş et ürünlerini tercih etmeyi unutmayalım.

5- Tüketeceğimiz besinleri iyice yıkayalım. Mümkünse meyve ve sebzeleri sirkeli suyla yıkadıktan sonra tüketelim.

6- Öksürüp hapşırırken burnumuzu ve ağrımızı elimizle kapatmak yerine temiz bir mendil ya da bezle kapatalım. Kullandığımız mendilleri mutlaka çöpe atalım.

7- Çalıştığımız mekanları sık sık havalandırmaya dikkat edelim.

8- Etrafımızdaki kişileri bu önerilerle ilgili bilinçlendirmeyi unutmayalım.

Pekmez, vücutta kolayca emilebilen demir içeriği nedeniyle kan yapımını arttırır ve kansızlığa iyi gelir. İçeriğindeki B (B1,B2,B3) vitaminleri ile kalsiyum, potasyum, magnezyum, krom, demir zenginliğiyle de yüksek düzeyde vitamin ve mineral kaynağıdır.

Pekmezde bulunan antioksidanlar, vücut direncini arttırarak, bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Hastalıklara karşı koruyucu etkisi nedeniyle öksürüğe iyi geldiği ve balgam söktürdüğü bilinmektedir.

Mineral miktarının fazla ve emilim oranlarının yüksek olması nedeniyle hamile ve emziren anneler ile iyileşme dönemindeki hastaların diyetinde olması gereken bir besindir.

Özellikle büyüme çağındaki küçük çocukların, kilo alamayanların, iştahsızlık ve halsizlik şikayetleri olanların beslenmesinde pekmeze yer verilmelidir. Pekmez, egzama, sedef, akne ve diğer cilt hastalıklarının tedavisinde de yardımcı besin olarak kullanılmaktadır. İçeriğindeki potasyum sayesinde, tansiyonu dengeleyici özelliği bulunmaktadır.

Diyabet hastaları hariç, günde 1-2 kaşık pekmez yemeyi ihmal etmeyin.

Beyin gelişimi ve fonksiyonları için en faydalı kaynaklardan biridir ceviz aynı zamanda.

Ek ceviz tüketimi, sağlıklı yaşlanmayı sağlıyor. Bir araştırmaya göre, sağlıklı ve dengeli beslenmek, fiziksel bozulma riskini yaklaşık yüzde 13 oranında düşürüyor. Cevizinde bu durumda katkısı büyük oluyor.

Kolestrolü dengede tutan ceviz, gerçek bir omega-3 kaynağıdır.

Kanser riskini azaltan ceviz, vücudun kendi rejenerasyon seçeneklerini destekleyen, biyoaktif bileşikler olan polifenollerin en önemli formunu içerir.

Kilo kontrolünde çok büyük etkisi olan ceviz, 5 günlük tüketimin ardından (günde 50 gram) açlık hissini azalttığı, araştırmalar sonucu kesinleşmiştir.

Günlük hayatımıza cevizi dahil etmemiz için daha birçok neden var. Herşeyde olduğu gibi, cevizinde ORGANİĞİNİ ve DOĞALINI tercih etmemiz büyük önem taşıyor.

Çok sağlıklı! Yumurtanın vücuda etkileri:

1. Yumurta güzelleştirir:
Cilt ve saçların güzelliği için önemli olan yumurta sarısı B vitamini, protein ve kükürt bakımından zengindir. Kırılmış saçlar tekrar esnek hale gelir ve ciltteki lekeler azalır. Çinko ayrıca saç uzamasını destekler.

2. Yumurta karaciğeri güçlendirir:
Yumurtalarda bulunan lesitin, bağırsak mukozasını korur ve karaciğeri detoksifikasyon çalışmalarında destekler.

3. Yumurta beyin besinidir:
Bir kahvaltı yumurtası gri hücreleri güçlendirmek için idealdir: Bu, daha önce belirtildiği gibi çok fazla lesitin içerir, bu da beynimize bir tür yakıt gibi görevi yapar. Kısa süreli belleğin performansı, yumurtayı yedikten sadece iki saat sonra ölçülebilir şekilde artar.

4. Yumurta kilo vermede yardımcı olur:
Tok tuttuğu için kilo vermenizde oldukça etkilidir.

5. Yumurta bağışıklık sistemini güçlendirir:
Vücudun bağışıklık hücreleri oluşturması için protein yapı taşlarına ihtiyacı vardır ve yumurta özellikle yüksek değerde protein sağlar. Yumurta sarısı ayrıca vücudun hücrelerini serbest radikal saldırılarından koruyan karoten içerir.

6. Yumurta kemikleri ve dişleri güçlendirir:
Kalsiyumun doğru emilimi için gerekli olan D vitamini olmadan kemikler zayıflar. Bir eksiklik çocuklarda raşitizme ve yetişkinlerde osteoporoza yol açar. Yumurtalar doğal bir D vitamini kaynağıdır.

Strese karşı, göz için, kas için, kansızlığa karşı ve daha bir çok önemli faydaları olan yumurtayı hayatınızdan eksik etmeyin. Organik olmasına önem verin.

Ayrıca, doğal ürünlerin üretiminde hayvan deneylerinden kaçınıldığı için, hem insanlar, hem hayvanlar hemde doğa için çok daha sağlıklıdır.

HER ŞEYİN DOĞALINA YÖNELMEKTE FAYDA VAR

Halk hekimliğinde, bal her zaman büyük önem taşımaktadır. Ev ilacı olarak yaygın kullanılır ve çok popülerdir. Balın anti-enflamatuar, antibiyotik ve anti-alerjik etkileri vardır. Aynı zamanda bağışıklık sistemini ve kardiyovasküler sistemi güçlendirdiği de bir gerçektir.

Doğal İlaç
Balın etkileri birçok durumda ilaç kadar iyi çalışır. Büyük avantajı ise: Bal hiçbir yan etkisi olmayan bir ilaçtır. Tabi tükettiğiniz balın doğal olduğundan kesinlikle emin olmalısınız.

Ayrıca, balın dünyanın en uzun dayanıklı gıdası olduğu da ispatlanmıştır.

Unutmayın ki:
Bal tüketmekten daha önemlisi, DOĞAL BAL tüketmektir.

Organik gıdalarda aroma, sentetik tatlandırıcılar veya diğer yapay ilaveler yasak olduğu için, doğal lezzeti de korunur.

Organik ve doğal ürünler sağlığımız açısından faydalı olduğu kadar, iklimi korumak içinde daha fazla tüketilmesi gereken ürünlerdir.